Bir Çarın Portresi: Korkunç Ivan
- Umur Ozer
- 11 May 2023
- 6 dakikada okunur

"Şimdi benim zalim ve öfkeli olduğumu söylüyorlar, peki kime karşı zalim ve öfkeliyim ? Bana zalimlik edenlere karşı zalimim. İyi ! Ah, onlara kendi pelerinimi ve zincirimi veriyorum ben ! Tebaam beni düşmanlarıma satabilirdi. İhanetin büyüklüğünü bir düşünün ! Cezalandırılanlar bunu hak etmedi mi, onlar benim kölelerim değil mi, ben kölelerime istediğimi yapamayacak mıyım ?"
Dolgorukiler'in yaşamın akıntısını Kiev'den kuzeye çevirdiği zamandan beri Rusya'da pek çok devrim olmuştur. Ancak tüm bunların içerisinde belki de en önemlisi, Avrupa monarşilerini gölgede bırakacak bir otorite konsolidasyonu ve merkezileşmesidir. Bugünden bakınca 15. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak 16. yüzyılda hemen hemen tüm ulusların karşı konulmaz bir şekilde sürüklendiği bu otokratik akıntıyı görmek kolaydır. İspanya'da Ferdinand ve İsabella, tüm küçük krallıklar ile Mağriplileri tek bir taç altında birleştirmiştir. Fransa'da 11. Louis, feodalizm kumaşını yırtıp, halk ile kurnazca ittifak yaparak aristokrasiyi bastırmıştır. İngiltere'de 8. Henry ve Almanya'da Maximillian ise, mezkur vetirede, otoritelerini sağlamlaştırmışlardır.
Aslına bakılırsa bu süreç; Rusya'da Andrey Bogoliubski'nin otokratik amaçlarıyla başlamış fakat değişim çemberinin kapanması ve Rurik soyunun en büyük rüyası olan tek bir Rusya ve birleşik imparatorluk hayalinin gerçekleşmesi, Korkunç İvan'ın babası 3. Vasili'nin döneminde gerçekleşmiştir. Moğollar'a 200 yıldan fazlaca bir süre yapılan dalkavukluk meyvelerini vermiş ve nihayetinde Moskof Prensliği, Vasili'nin, son bağımsız prenslik olan Pskov'a boyun eğdirmesi sonucunda Rusya'nın tek hakimi konumuna gelmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun da tarih sahnesinden çekilmesini fırsat bilen hırslı Moskova iktidarı, 1547'de Rus Ortodoks Kilisesi'nin de onayıyla prens unvanını da rafa kaldırmış ve Slavca "Caesar" anlamına gelen "Çar" unvanını kullanmaya başlamıştır. Moskova Büyük Prensliği'nin, Çar unvanını kullanabilme hakkına sahip olmasının ardında yatan sebep ise, Büyük İvan'ın eşi ve Vasili'nin annesi olan Sophia'nın (Yunanca ismi Zoe) Palaiologos soyundan bir Bizans prensesi olması hasebiyledir.
Vasili'nin saltanatını tek bir cümle ile özetlememiz gerekirse; iktidarın, "boyarların" yani soyluların elinden Çarın eline geçmesidir. Vasili, babası Büyük İvan'ın başladığı işi bitirmiş ve merkezi konsolidasyonu sağlamıştır. Ancak 1533 yılındaki ölümü ve 3 yaşındaki oğlu 4. İvan'ın iktidarı devralmasıyla beraber soylular, fırsatı ganimet bilecek ve hakimiyetlerini tekrar tesis etmek adına harekete geçecektir. İlk olarak, İvan'ın annesi Elena Glinskaya zehirlenerek öldürülmüş ve oligarşi, 3 yaşındaki İvan'ı yok sayarak hükümeti ele geçirmiştir. Sonraki yıllarda çocukluğunu yad ederken İvan o günleri ; "Yarı çıplaktım, üşüyordum ve açtım. Hayatta kalmamı sağlayan şey kitaplarımdı." şeklinde ifade edecektir. Küçük yaştan itibaren çok okuyan ve gözlem yeteneği yüksek bir çocuk olan İvan, kendisine karşı uygulanan acımasız muameleyi hiçbir zaman unutmayacaktır.
1543 yılına gelindiğinde 13 yaşındaki İvan, bir "coup d'etat" yani "saray darbesi" ile iktidarı tekrar devralmıştır. Muhafızlarına boyarların elebaşını yakalama emrini vermiş ve adamı, huzurunda, köpeklere parçalatmıştır. Artık İvan, "Grozni" lakabı için ilk adımı atmıştır ve gelecek yıllarda yaşanacak olan vahşet düşünüldüğünde bu infaz, İvan'ın dönüşümündeki milat olacaktır. Zaman içerisinde tüm Rusya, Moskof sarayında ihanetin bedelinin pek de "nazik" olmadığına dehşet içinde şahitlik edecektir ...
Vahşi bir infaz ile başlamasına rağmen İvan'ın iktidarının ilk yılları sorunsuz geçmiş ve çocukluğunda yaşadığı travmanın da etkisiyle İvan, dışarıya karşı hassas ve tembel bir genç profili çizmiştir. Şehvet düşkünü olmaya meyillidir ve devlet işlerinden çok kitaplarıyla vakit geçirmekten hoşlanmaktadır. 17 yaşına geldiğinde, ilk büyük aşkı olan Romanovlar'dan Anastasia ile evlenir ve yukarıda da belirttiğimiz üzere, Rus Ortodoks Kilisesinin tasdikiyle Rusya'nın ilk Çar'ı olarak taç giyer. Hemen akabinde ise, devleti, dini ve dünyevi yönden idare etmesi için "Adaşev" adlı bir soylu ile Rahip Silvester'i yetkilendirir. Tarihe "Mümtaz Heyet" olarak geçen bu kabine bürokrasiyle ilgilenirken; genç İvan vaktini, büyük atası olan Bilge Yaroslav'ın koyduğu eski yasaları incelemek ve düzenlemek ile geçirmektedir.
Bu yıllar İvan adına çok huzurlu geçer. Sevdiği kadın ve kitapları ile beraberdir. Ancak vahşetin zehri, İvan'ın damarlarında dolaşmakta ve kendini göstermek için doğru zamanı beklemektedir. Nitekim hummaya yakalandığı dönemde arkasından çevrilen entrikaları öğrenmesi ve akabinde çok sevdiği eşi Anastasia'nın süpheli ölümüyle beraber derin uykusundan uyanan "Korkunç İvan", dışarı çıkmak için travmalı çarımızın ruhunun kapılarını yumruklamaya başlayacaktır ...
Zalim "köle aristokrasisi" tamamen yok olmadığı müddetçe Rusya'nın kargaşadan kurtulamayacağına artık iyiden iyiye kanaat getirmiş olan İvan, 1564'te çocuklarını, maiyetini ve saray hazinesini alarak Kremlin'i terk eder. Bu gidiş halkın gözünde bir muammadır; ancak bütün bu mizansen, İvan'ın planının bir parçasıdır. Nitekim bir yıl sonra "mağrur çar", soylulara ve ruhani liderlere, "soylular ihanet içinde olduğu için Moskova'yı terk ettiğini" yazacak ve mektup, Moskova'da derin bir etki yaratacaktır. Zaman kaybetmeden çarın geri dönmesi adına hummalı bir çalışma başlatılır ve nihayet, iki ayın sonunda İvan "ikna olarak" Moskova'ya döner. Fakat halk, hem dış görünüş hem de davranış açısından dönen kişinin İvan olduğuna inanmakta güçlük çeker; zira çar, 35 yaşında olmasına rağmen ihtiyar bir görüntüyle tanınmaz hale gelmiş ve gergin sinirlerine mütevellit sıklıkla histeri krizleri geçirmektedir. Artık dönüşüm tamamlanmıştır; nazik ve hassas İvan gitmiş, yerine caniliği ile nam salacak olan "Korkunç İvan" gelmiştir.
1571 yılı, İvan'ın katliam yılı olarak takvimlerdeki yerini alır. Aynı yılın mayıs ayında İvan'ın Livonya Konfederasyonu'na karşı Baltık'ta verdiği savaş sırasında Moskova'yı savunmasız bırakmasını fırsat bilen Kırım Hanı Devlet Giray ordusuyla şehre yürür ve başkenti yağmalar. Yağma sırasında çıkan (kimi kaynaklara göre 10.000, kimilerine göre ise 80.000 kişinin hayatını kaybettiği) meşhur Moskova Yangını ve şehrin düşüşü, paranoyak çarı iyiden iyiye çileden çıkarır. Felaketin tanrıdan gelen bir ceza olduğuna kanaat getiren ve tövbe edilip arınılması gerektiğine inanan İvan, uzun süredir yok etmek istediği boyarların ortadan kaldırılması için aradığı bahaneyi artık bulmuştur. 986'sının isimleriyle anıldığı 3475 kişi için kiliseden "dua ister" ve isimleriyle anılan kurbanların yanına şu uğursuz ifadeleri ekletir: "Karısı ve çocuklarıyla birlikte" ya da "oğullarıyla birlikte". Gerçekleştirilen katliam ve başkentin kül olmasına sebebiyet verecek yangın, ileride İvan'ın Rus tarihçiler tarafından "Rusya'nın Nero'su" şeklinde anılmasına da sebebiyet verecektir.
İlk eşi Anastasia'nın ölümünün akabinde 7 kez daha evlenen İvan, Katolik Baltık Birliği'ne karşı verdiği mücadele sırasında müttefik arayışı içerisindeyken, iyi ticaret bağlarına sahip olduğu Protestan İngiltere'nin kraliçesi Elizabeth'e, ilişkilerinin geliştirilmesi adına farklı bir teklifte bulunur ve kendisine, 8. karısının ölümüyle boşalan yerin doldurulması adına kraliçenin kuzeni olan Leydi Mary Hastings ile evlenmek istediğini bildirir. Teklif ilk başta kraliçe tarafından olumlu karşılansa da İvan'ın meşhur zalimliği İngiltere sahillerine kadar uzanmıştır ve genç leydi bu evliliğe razı gelmez.
İvan'ın iktidarında gerçekleşen bir başka ilginç olay ise Sibirya'nın fethidir. Ölüm cezasına çarptırılmış bir Kazak eşkıya, yandaşlarıyla beraber Ural Dağları'nın ötesindeki topraklara kaçar ve mezkur bölgenin bir kısmını kontrolü altına alır. Bir zaman sonra Kremlin'e İvan'dan af dilemek için geri dönen Kazak eşkıyamız, canına ve özgürlüğüne karşılık olarak çara, Sibirya'yı teklif eder. Bu olay bir "Bilinaya" yani Rus tarihi şiir biçimine de aşağıdaki gibi konu olmuştur:
"Ben Don'un soyguncu Hetman'ıyım.
Ve şimdi Ortodoks çar,
Sana hain başımı getirdim,
Yanında Sibirya İmparatorluğu ile birlikte hem de !
Ortodoks çar konuşacak,
Konuşacak Korkunç İvan,
Demek sen Yermak'sın, Don'un Hetman'ısın,
Seni ve çeteni affediyorum,
Sadık hizmetlerin adına seni affediyorum -
Ve görkemli, ve kibar Kazak'a miras olarak Don'u veriyorum."
Gençliğinde, atası Bilge Yaroslav'ın yazdığı kanunlar üzerine incelemeler ve eklemeler yapmış İvan'ın artık sürgüne göndermek istediği kimseler için devasa bir de hapishanesi vardır. Rusların özellikle ceza düzenlemeleri korkunçtur. Örneğin; iflas etmiş bir borçlu, halka açık bir yerde yarı çıplak bağlanmakta, 30 ya da 40 gün boyunca günde 3 saat dövülmekte ve sonra kimse onu kurtarmaya gelmezse, varsa karısı ve çocuklarıyla birlikte köle olarak satılmaktadır. Ancak İvan'ın aklında Sibirya'ya dair daha farklı fikirler vardır. Korkunç çar, Sibirya'yı, devlete karşı işlenen suçlar için bir ceza kolonisi olarak kullanacaktır. İvan'ın bulduğu "Sibirya İcadı", Rus devlet otoritesi tarafından öyle benimsenecektir ki; 19. yüzyılın başından itibaren Sibirya'ya "1 milyon" civarı siyasi sürgünün gönderildiği düşünülmektedir.
Ömrünün sonuna doğru İvan, en sevdiği oğlu Çareviç İvan İvanoviç'i bir öfke nöbeti sırasında, kimilerine göre yanlışlıkla, başına vurduğu demir bir asa ile öldürür. Ressam İlya Repin bu sahneyi, 19. yüzyılın sonunda yaptığı "Korkunç İvan Oğlunu Öldürüyor" adlı eserinde çarpıcı bir biçimde tasvir etmiştir. Tabloda; babanın dehşeti, pişmanlığı ve azabı, ve hayatı sönmekte olan oğlunun sakin ifadesi gerçekçi bir şekilde aktarılmıştır. Repin'in, İvan'ın yaşadığı dehşeti yansıtabilmek adına Francisco Goya'nın meşhur "Çocuklarını Yiyen Satürn" tablosundaki Satürn'den (bkz: Kronos) esinlendiği varsayılmaktadır.
1584 yılında 53 yaşında Bogdan Belsky ile satranç oynarken rahatsızlanarak hayatını kaybeden İvan'ın, ölümünden neredeyse 400 yıl sonra açılan mezarından elde edilen kemiklerinde cıva buluntularına rastlanmış ve bu keşif, İvan'ın zehirlenerek öldürüldüğüne dair iddiaları da beraberinde getirmiştir. Farklı görüşler, İvan'ın ağrılarını iyileştirmek adına o zamanın tıbbi yöntemlerine uygun bir biçimde cıvayla tedavi edildiği yönündedir. Modern tıbbın bize söylediği ise, cıvanın deliliğe yol açtığıdır. Velhasıl, belki de bu gümüş renkli element, Korkunç İvan'ın nevrotik ve histerik karakteri ile alakalı pek çok soru ve efsanenin cevabı niteliğindedir.
Korkunç İvan'a dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere Mary Platt Parmele'den Rusya tarihi, Aleksey Tolstoy'dan Korkunç İvan ve İsabel de Madariaga'dan Korkunç İvan adlı eserleri tavsiye ediyorum.
Yorumlar